Türk
pop müziğinin önemli aranjör ve bestecilerinden Murat Yeter, albümü
''Asya''yı geçtiğimiz günlerde yayınladı. Aranjör albümlerinin
yayınlanlanmasının sektör için olumlu bir gelişme olduğunu ifade eden
başarılı müzisyen ''Artık iş albümde bir teşekkür etmenin ötesine
gitti.. '' diyor..
-Son
yıllara kadar aranjör isimlerini albüm künyelerinde ve sanatçıların
albümlerini anlatırken ‘’teşekkür’’ gönderirken okur ve duyardık. Son
yıllarda ise pek çok önemli aranjörü kendi albümleriyle müzik
marketlerde görür olduk. Bunun sebebini dinleyici merak ediyor. Bu albüm
projesi nasıl oluştu?
Şahane! Bir kere müzisyenlerin albüm
yapması satması muhteşem oldu. Satan albümlerin çoğu müzisyen albümler.
Hepsi arkadaşlarım kardeşlerim. zaten. Büyük bir kısmı çok güzel oldu.
Bir kısmı Dj albümü yaptı ben anlasaydım ben de yapardım herhalde ama yapamıyorum. Çok başarılı işler oldu DJ olarak. Ama ben zaten dans edemem (gülüyor) Akustik işleri seviyorum daha
çok ve öyle yaptım. Mustafa, şarkıcılığı ile başka bir yolda
bayılıyorum dinlemeye. Zaten biz birşey söylemesek bile güzel işler
yaptı kardeşlerim satış olarak sektöre büyük faydası oldu. Artık aranjör
kim, besteci kim isimleri başarıları biliniyor. Yani iş teşekkür etmenin ötesine gitti..
Benim durumum çok farklı. Bu işlerin dışında tutuyorum kendimi.
Hiç kimse album yapmazken 12 sene once başladım anlattığım gibi. Yine
büyük bir fark var tamamı kendi bestelerim, cover yok , sıfır şarkılar
ve tamamı akustik. Ritm var bir kere işin içinde. Bu 12 senenin bir
kısmı başka albümler girince araya arada az biraz tembellikten sonra
yapımcı filan aramayıp tarih koymadığım için uzun bir sure geçti. Sonra
Ahmet Çelenk tarih verince bitirdim, çıktı. Tabi bir de 4 senedir evde
misafir ağırlıyorum şarkıların fanları oldu. Evde misafir ağırlayıp,
telefonda şarkı dinletir hale geldim. Şarkıları dışarı çıkartamadığım
için süreki taciz durumundaydım. ''Hadi size geliyoruz şu şarkıyı
özledik'' diye gelenleri ağırlaya ağırlaya (gülüyor) Artık misafirlere dinletmeyelim dedik, tarih belli olunca çıkarttım. Kısaca şarkıları
dışarı çıkartamayınca mecbur albümü çıkartmak zorunda kaldım. Şimdi
arayan soran olmayacak diye korkuyorum almışlar albümü evde kendileri
dinliyor. Yalnız kalmayalım diye yeni şarkılar yapıp misafirleri tekrar
içeri geri sokmam lazım.
''Bu topraklarda ne varsa Asya'nın içinde de o var''
-
Albüm ‘’Türkiye’nin ilk davulcu albümü ‘’ olarak lanse edildi. Bu
anlamda bir ilke imza atarken nelere dikkat ettiniz? Hangi
özelliklerinizi ön planda tutmaya çalıştınız?
Esasında
davulcu albümü olmamasına dikkat ettim sadece davul olsa olamazdı.
Zaten sadece davulcu değilim. Albümün içinde damar da var, rap de var,
yol şarkıları da var. Yaptığım güne bağlı biraz Bulgar'da esti aklıma birgün Ege
esti aklıma…Albümün adı kızımın adı biliyorsun ama Asya işte Asya'nın
içinde bu topraklarda içimde ne varsa bi kısmını anlatabildim galiba. ..
- ‘’Asya’’nın içinde Sıla’dan Halil Sezai’ye, Aykut Gürel’e uzanan geniş bir sanatçı kitlesi var. Bu isimler nasıl belirlendi?
Belirlenmedi
bu albümde gönlü olan gönlünü müziğe adayan insanlar oldu. Buna dikkat
etmedim ama bir bakıyorum ki herkes öyle olmuş. Kimseye söz yazarmısın
ya da çalarmışın demedim. Ben bestelerimi yaptım, düzenledim yazan
yazdı, çalan çaldı. Gönlünden geçen söyledi. 35 yıllık dostlukların
sonucu bu albüm.
Ebru
Gündeş mesela, şarkıyı ilk haliyle dinlerken kulağımızda zaten tek bir
ses vardı. Hiç ikinci birini düşünmedim mesela. Sonra kendisine şarkıyı
ulaştırdım çok beğenmiş. Sağolsun söylemeyi kabul etti. Aradan iki ay
geçti ve kayıt için sözleştik. Stüdyoda görüştüğümüzde normalde uzun
zaman geçtiği için bri bakıp hatırlamak gerekir. Dedim ''Dinleteyim mi?'' ''Gerek
yok'' dedi. Ben de heralde gelmeden dinlemiş diye düşünüyorum. İçeri
girdi ve söylemeye başladı 15 dakika sonra şarkı bitmişti. Ben ne
diyeceğimi şaşırdım stüdyodan çıkınca. Şahane söyledi, söylerken zaten
yaktı bizi. Söylemesi, duygusu.... Neyse çıkınca itiraf etti şarkıyı
gönderdiğimde dinleyebilmiş sadece. ''Ben bir şarkıyı ya seversem iki ay
önce de dinlesem bir yıl önce de dinlesem aklımdan çıkmaz'' dedi.
Aynı
hikaye Niran’da da oldu. O şarkıyı ne duydu ne dinledi. Sözleri filan
hiç bilmiyor. Başka bir şarkı için stüdyoya geldi. Acı’ya bu arada söz
yazmayan kimse yok. Fakat Neslihan Demirtaş’ın sözleri içimizi yakıyor
ve biri söylesin istiyorum. Niran’a dedim dinlermisin ''Gerek
yok'' dedi şarkının sözlerini yazdık apar topar Niran’a. Stüdyoya
girdi söyledi söylediği yetmedi sözsüz bir bölüm vardı. Oraya bir
dörtlük ekleyip çıktı. Şaşkınım hala…
Halil
Sezai ayrı bir hikaye, Yonca Lodi , Sirel ayrı hikayeler ne diyeyim
hepsi gönüllerini verdiler. Hüsnü kardeşim annesinin ölümüne ragmen
gelip çaldı acı içinde. İsmail evde şarkıyı dinlerken sofradan kalkıp
gönlünden çaldı. Göksun öyle. Aynı şekilde çalan tüm müzisyenler.
Albümlerin içi okunmuyor üzülüyorum. O yüzden arka kapağa yazdım bu
adamlar büyük müzisyenler. Her albüm emek işi.
''Dostlarım bir albüme sığmazdı...''
-
Albüm, sosyal medyada ilgi ile karşılandı. Sibel Alaş, Bendeniz, Emel,
Levent Yüksel gibi isimlerin neden albümde olmadığı da konuşuldu. Murat
Yeter kariyerinde önemli yerlere sahip bu isimlerin albümde yer
almamasının özel bir sebebi var mıdır?
Hayır
yok hatta Levent’le stüdyoda karşılaştık son kayıt günlerinde ne
yapabilirim dedi. Ama herşey bitmişti. Emel desen Gönlümün Efendisi’nin
ilk yapılışını bilir. Enstrümantal haline ağlamıştı hüngür hüngür. Bu
ilk albüm ama son değil bu sefer bu dostlarım var diğerlerinde bambaşka
isimler olacaktır. Dostlarım bir albüme sığmazdı.
- Yakın dönemde gerçekleştirdiğiniz ‘’90 60 90 ‘’ projesi ile sahnelerde yer aldınız. Bu proje halen devam ediyor mu ?
Evet
o proje devam ediyor. Zaten projenin yaratıcısı isim annesi Arsevi.
Albüm nedeniyle mekan konserlerine ara verdik. Ama özel gecelerde
çalmaya devam ediyoruz. Yakında o projeyle ilgili başka sürprizlerimiz
olacak. O projeden iki tane müzisyen solistimiz oldu. Sirel ve Seda Mete
yakından takip edin derim.
-
Bu zamana kadar Türk pop müziğinde çok sayıda önemli albümün mutfağında
yer aldınız. Bu kez kendi albümünüz için ter döktünüz. İşin mutfağında
olmak ve kendinize albüm hazırlamak arasında nasıl bir fark var?
Tek
farkı var o da işin başka bir tarafıyla da tanışıyorsunuz. Mesela
sizinle röportaj yapıyorum. Onun dışında zaten hep keyif aldığım işlerin
içinde bulundum.
- ‘’Asya’’ ile ilgili çalışmalarınız neler olacak? Hangi şarkıları kliplendirmeyi düşünüyorsunuz?
İlk
konserimiz 18 Nisan’da joly Joker’de canlı konserlere devam edeceğiz.
Sahneye iki davulla çıkyoruz. Ve ritmler var. Gerisi sürpriz. Yurt dışı
konserlerimiz var. Klip konusunda halen kararsızlığımız sürüyor. Galiba
bunu sosyal medya belirleyecek.
''Kalite düştü, herkes panikledi.. Şarkıların neredeyse aynı...''
-
Bir besteci, davulcu ve aranjör olarak 2000’li yıllar müzik piyayasını
90’lı yıllarla kıyaslamanızı istesek, neler söylersiniz?
O zaman nasıldı korsan ortamı diye başlayabilirim mesela. O zaman kaset, cd
basılı korsan vardı. Korsancı belliydi en azından rakamı da belliydi.
Şimdi bir sürü şey var. Herkesin bildiği digital korsancılık çok ağır
bir darbe vuruyor müzik sektörüne. Herkes evinde neredeyse korsancı.
Bilinçlenmeyince olmuyor bu işler. Vicdana kalmış bir durum oldu. Yasal
olmayanı paylaşmayın diyorlar sonuç yine aynı. Belli bir noktada tıkanıp
kalıyoruz sektörce. Yapımcı para kazanmıyor kazanamayınca yatırım
yapmıyor. Ucuz insanlarla çalışıyorlar. Ucuz aranjör arıyor, ucuz beste
arıyor herşeyi ucuza yaptırmaya çalışıyor. Sözüm meclisten dışarı hepsi
için demiyorum tabi. Haklılar nereden para kazanacaklar. Ya da tutmuş ne
varsa onun tekrarı yapılıyor. Riske girmemek için. Yatırım yapmayınca
üretim aynı noktada dönüp duruyor. Yapımcı eskiden 400.000 CD satınca
''eh işte'' durumundaydı. Şimdi
100.000 büyük rakam deniyor. Kalite düştü panikledi herkes ben mesela bu
yıllarda yapılan şarkıların hepsine yorum yapmama gerek yok. Bir tane
şarkıya müzikal yorum yapsam zaten aynı şeyler hepsi için geçerli
olacak. Çünkü bir çoğu aynı. Şarkılar, arajmanlar, sözler hep aynı yani
birine yorum yap hepsini değerlendir. Çoğu malesef böyle Arada çıkan güzel işlerin de zaten tuttu diye taklitleri yapılıyor.
- Son olarak dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?
Ne
diyebilirim. Okuduğum mesajlar beni çok mutlu ediyor. Bol bol yasal
müzik tüketsinler. Tüketsinler ki biz üretmek için fırsat bulalım.
Konserlere gitsinler alkışlasınlar ki biz beslenelim sevgiden.
Röportaj: Ahmet ERTEN/ Hayat Müzik / 2013
No comments:
Post a Comment