Wednesday, April 17, 2013

RÖPORTAJ: MURAT YETER



Türk pop müziğinin önemli aranjör ve bestecilerinden Murat Yeter, albümü ''Asya''yı geçtiğimiz günlerde yayınladı. Aranjör albümlerinin yayınlanlanmasının sektör için olumlu bir gelişme olduğunu ifade eden başarılı müzisyen ''Artık iş albümde bir teşekkür etmenin ötesine gitti.. '' diyor..

-Son yıllara kadar aranjör isimlerini albüm künyelerinde ve sanatçıların albümlerini anlatırken ‘’teşekkür’’ gönderirken okur ve duyardık. Son yıllarda ise pek çok önemli aranjörü kendi albümleriyle müzik marketlerde görür olduk. Bunun sebebini dinleyici merak ediyor. Bu albüm projesi nasıl oluştu?

Şahane! Bir kere müzisyenlerin albüm yapması satması muhteşem oldu. Satan albümlerin çoğu müzisyen albümler. Hepsi arkadaşlarım kardeşlerim. zaten. Büyük bir kısmı çok güzel oldu. Bir kısmı Dj albümü yaptı ben anlasaydım ben de yapardım herhalde ama yapamıyorum. Çok başarılı işler oldu DJ olarak. Ama ben zaten dans  edemem (gülüyor) Akustik işleri seviyorum daha çok ve öyle yaptım. Mustafa, şarkıcılığı ile başka bir yolda bayılıyorum dinlemeye. Zaten biz birşey söylemesek bile güzel işler yaptı kardeşlerim satış olarak sektöre büyük faydası oldu. Artık aranjör kim, besteci kim isimleri başarıları biliniyor. Yani iş teşekkür etmenin ötesine gitti..

Benim durumum çok farklı. Bu işlerin dışında tutuyorum kendimi. Hiç kimse album yapmazken 12 sene once başladım anlattığım gibi. Yine büyük bir fark var tamamı kendi bestelerim, cover yok , sıfır şarkılar ve tamamı akustik. Ritm var bir kere işin içinde. Bu 12 senenin bir kısmı başka albümler girince araya arada az biraz tembellikten sonra yapımcı filan aramayıp tarih koymadığım için uzun bir sure geçti. Sonra Ahmet Çelenk tarih verince bitirdim, çıktı. Tabi bir de 4 senedir evde misafir ağırlıyorum şarkıların fanları oldu. Evde misafir ağırlayıp, telefonda şarkı dinletir hale geldim. Şarkıları dışarı çıkartamadığım için süreki taciz durumundaydım. ''Hadi size geliyoruz şu şarkıyı özledik'' diye gelenleri ağırlaya ağırlaya (gülüyor) Artık misafirlere dinletmeyelim dedik, tarih  belli olunca çıkarttım. Kısaca şarkıları dışarı çıkartamayınca mecbur albümü çıkartmak zorunda kaldım. Şimdi arayan soran olmayacak diye korkuyorum almışlar albümü evde kendileri dinliyor. Yalnız kalmayalım diye yeni şarkılar yapıp misafirleri tekrar içeri geri sokmam lazım.

''Bu topraklarda ne varsa Asya'nın içinde de o var''

- Albüm ‘’Türkiye’nin ilk davulcu albümü ‘’ olarak lanse edildi. Bu anlamda bir ilke imza atarken nelere dikkat ettiniz? Hangi özelliklerinizi ön planda tutmaya çalıştınız?

Esasında davulcu albümü olmamasına dikkat ettim sadece davul olsa olamazdı. Zaten sadece davulcu değilim. Albümün içinde damar da var, rap de var, yol şarkıları da var. Yaptığım güne bağlı biraz Bulgar'da esti aklıma birgün Ege esti aklıma…Albümün adı kızımın adı biliyorsun ama Asya işte Asya'nın içinde bu topraklarda içimde ne varsa bi kısmını anlatabildim galiba. ..


- ‘’Asya’’nın içinde Sıla’dan Halil Sezai’ye, Aykut Gürel’e uzanan geniş bir sanatçı kitlesi var. Bu isimler nasıl belirlendi?

Belirlenmedi bu albümde gönlü olan gönlünü müziğe adayan insanlar oldu. Buna dikkat etmedim ama bir bakıyorum ki herkes öyle olmuş. Kimseye söz yazarmısın ya da çalarmışın demedim. Ben bestelerimi yaptım, düzenledim yazan yazdı, çalan çaldı. Gönlünden geçen söyledi. 35 yıllık dostlukların sonucu bu albüm.

Ebru Gündeş mesela, şarkıyı ilk haliyle dinlerken kulağımızda zaten tek bir ses vardı. Hiç ikinci birini düşünmedim mesela. Sonra kendisine şarkıyı ulaştırdım çok beğenmiş. Sağolsun söylemeyi kabul etti. Aradan iki ay geçti ve kayıt için sözleştik. Stüdyoda görüştüğümüzde normalde uzun zaman geçtiği için bri bakıp hatırlamak gerekir. Dedim ''Dinleteyim mi?'' ''Gerek yok'' dedi. Ben de heralde gelmeden dinlemiş diye düşünüyorum. İçeri girdi ve söylemeye başladı 15 dakika sonra şarkı bitmişti. Ben ne diyeceğimi şaşırdım stüdyodan çıkınca. Şahane söyledi, söylerken zaten yaktı bizi. Söylemesi, duygusu.... Neyse çıkınca itiraf etti şarkıyı gönderdiğimde dinleyebilmiş sadece. ''Ben bir şarkıyı ya seversem iki ay önce de dinlesem bir yıl önce de dinlesem aklımdan çıkmaz'' dedi.

Aynı hikaye Niran’da da oldu. O şarkıyı ne duydu ne dinledi. Sözleri filan hiç bilmiyor. Başka bir şarkı için stüdyoya geldi. Acı’ya bu arada söz yazmayan kimse yok. Fakat Neslihan Demirtaş’ın sözleri içimizi yakıyor ve biri söylesin istiyorum. Niran’a dedim dinlermisin ''Gerek yok''  dedi şarkının sözlerini yazdık apar topar Niran’a. Stüdyoya girdi söyledi söylediği yetmedi sözsüz bir bölüm vardı. Oraya bir dörtlük ekleyip çıktı. Şaşkınım hala…

Halil Sezai ayrı bir hikaye, Yonca Lodi , Sirel ayrı hikayeler ne diyeyim hepsi gönüllerini verdiler. Hüsnü kardeşim annesinin ölümüne ragmen gelip çaldı acı içinde. İsmail evde şarkıyı dinlerken sofradan kalkıp gönlünden çaldı. Göksun öyle. Aynı şekilde çalan tüm müzisyenler. Albümlerin içi okunmuyor üzülüyorum. O yüzden arka kapağa yazdım bu adamlar büyük müzisyenler. Her albüm emek işi. 



''Dostlarım bir albüme sığmazdı...''

- Albüm, sosyal medyada ilgi ile karşılandı. Sibel Alaş, Bendeniz, Emel, Levent Yüksel gibi isimlerin neden albümde olmadığı da konuşuldu. Murat Yeter kariyerinde önemli yerlere sahip bu isimlerin albümde yer almamasının özel bir sebebi var mıdır?

Hayır yok hatta Levent’le stüdyoda karşılaştık son kayıt günlerinde ne yapabilirim dedi. Ama herşey bitmişti. Emel desen Gönlümün Efendisi’nin ilk yapılışını bilir. Enstrümantal haline ağlamıştı hüngür hüngür. Bu ilk albüm ama son değil bu sefer bu dostlarım var diğerlerinde bambaşka isimler olacaktır. Dostlarım bir albüme sığmazdı.


- Yakın dönemde gerçekleştirdiğiniz ‘’90 60 90 ‘’ projesi ile sahnelerde yer aldınız. Bu proje halen devam ediyor mu ?

Evet o proje devam ediyor. Zaten projenin yaratıcısı isim annesi Arsevi. Albüm nedeniyle mekan konserlerine ara verdik. Ama özel gecelerde çalmaya devam ediyoruz. Yakında o projeyle ilgili başka sürprizlerimiz olacak. O projeden iki tane müzisyen solistimiz oldu. Sirel ve Seda Mete yakından takip edin derim.


- Bu zamana kadar Türk pop müziğinde çok sayıda önemli albümün mutfağında yer aldınız. Bu kez kendi albümünüz için ter döktünüz. İşin mutfağında olmak ve kendinize albüm hazırlamak arasında nasıl bir fark var?

Tek farkı var o da işin başka bir tarafıyla da tanışıyorsunuz. Mesela sizinle röportaj yapıyorum. Onun dışında zaten hep keyif aldığım işlerin içinde bulundum.

- ‘’Asya’’ ile ilgili çalışmalarınız neler olacak? Hangi şarkıları kliplendirmeyi düşünüyorsunuz?

İlk konserimiz 18 Nisan’da joly Joker’de canlı konserlere devam edeceğiz. Sahneye iki davulla çıkyoruz. Ve ritmler var. Gerisi sürpriz. Yurt dışı konserlerimiz var. Klip konusunda halen kararsızlığımız sürüyor. Galiba bunu sosyal medya belirleyecek. 



''Kalite düştü, herkes panikledi.. Şarkıların neredeyse aynı...''
 
- Bir besteci, davulcu ve aranjör olarak 2000’li yıllar müzik piyayasını 90’lı yıllarla kıyaslamanızı istesek, neler söylersiniz?

O zaman nasıldı korsan ortamı diye başlayabilirim mesela. O zaman kaset, cd basılı korsan vardı. Korsancı belliydi en azından rakamı da belliydi. Şimdi bir sürü şey var. Herkesin bildiği digital korsancılık çok ağır bir darbe vuruyor müzik sektörüne. Herkes evinde neredeyse korsancı. Bilinçlenmeyince olmuyor bu işler. Vicdana kalmış bir durum oldu. Yasal olmayanı paylaşmayın diyorlar sonuç yine aynı. Belli bir noktada tıkanıp kalıyoruz sektörce. Yapımcı para kazanmıyor kazanamayınca yatırım yapmıyor. Ucuz insanlarla çalışıyorlar. Ucuz aranjör arıyor, ucuz beste arıyor herşeyi ucuza yaptırmaya çalışıyor. Sözüm meclisten dışarı hepsi için demiyorum tabi. Haklılar nereden para kazanacaklar. Ya da tutmuş ne varsa onun tekrarı yapılıyor. Riske girmemek için. Yatırım yapmayınca üretim aynı noktada dönüp duruyor. Yapımcı eskiden 400.000 CD satınca ''eh işte'' durumundaydı. Şimdi 100.000 büyük rakam deniyor. Kalite düştü panikledi herkes ben mesela bu yıllarda yapılan şarkıların hepsine yorum yapmama gerek yok. Bir tane şarkıya müzikal yorum yapsam zaten aynı şeyler hepsi için geçerli olacak. Çünkü bir çoğu aynı. Şarkılar, arajmanlar, sözler hep aynı yani birine yorum yap hepsini değerlendir. Çoğu malesef böyle  Arada çıkan güzel işlerin de zaten tuttu diye taklitleri yapılıyor.

- Son olarak dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?

Ne diyebilirim. Okuduğum mesajlar beni çok mutlu ediyor. Bol bol yasal müzik tüketsinler. Tüketsinler ki biz üretmek için fırsat bulalım. Konserlere gitsinler alkışlasınlar ki biz beslenelim sevgiden.

Röportaj: Ahmet ERTEN/ Hayat Müzik / 2013

No comments: