Hayat Müzik Platformu yayın hayatına başladığı günden beri güncel haberler, röportajlar ve albüm değerlendirmeleri ile varlığını sürdürüyor. Müzik sektörünün hem mutfak tarafında yer alıp üreten hem de bu üretilenleri dinleyen kitle tarafından takip ediliyoruz.
İstedik ki sanatçı röportajlarının
yanında sektörle ilgili önemli isimlerle müzik dünyasında '' olan'' ve
belki de ''olması gerekenleri'' konuşalım. Bu nedenle yapımcılara
röportaj teklifinde bulunduk. Ne mutlu ki teklif götürdüğümüz herkesten
olumlu dönüş aldık. İlk konuğumuz Sony Müzik Genel Müdürü Şemsettin Göktaş oldu.
Sony Müzik gerek portföyünde bulunduğu sanatçılar
gerek dinleyici ile buluşturduğu albümlerden aldığı geri dönüşlerle
sektörde önemli bir yere sahip bir müzik şirketi. Şirketin genel müdür olarak siz, Sony Müzik’i nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz?
Biz
kendimizi şu an Pop ve Rock olmak üzere iki müzik türü arasında
sınırlamaya çalışıyoruz. Geçmişte halk müziği , etnik müzik ve sanat
müziği gibi türlerde de bazı albümler yaptık. Ancak gelecek için yine bu
tür müzikler de ilgimizi çekiyor.
Farklı
tarzlarda pek çok albümü dinleyici ile buluşturuyorsunuz.Sony Müzik
olarak bir albüme imza atmadan önce, neleri baz alırsınız? (Mesela, şu
tarz bir albüme asla imza atmayız,böyle bir isimle asla çalışmayız gibi
bir düşünceniz var mıdır?)
Evet
çalışamayız diyebiliyoruz ve dememiz de gerekiyor. Nedeni de gerçekten
PR çalışmasını yapabileceğimiz bir projeye yatırım yapmak; diğer türlü
böyle bir yatırım yapmış bir sanatçının hayallerini yıkmak bizim için
ahlaki açıdan uygun değil. Biz bunu yapamayız demek en doğru yoldur.
Albüm
satışlarının düşmesi, albümden elde edilen gelirlerin azalması birçok
sanatçıyı / yapımcıyı küstürdü. Sizce nitelikli iyi işler hak ettiği
yeri halen bulabiliyor mu?
Nitelikli
işlerin hak ettiği yeri bulamaması yüksek bir ihtimal. Müzik internet
üzerinden hızlıca tüketildiği için fiziki satış itibariyle olabildiğince
kitlelere ulaştırmak çok zor oluyor. Bu yüzden içeriğin dinleyiciye
ulaştırlması radyo ve Tv ile olabilmektedir. Burada da şirketlerin önüne
birçok bariyer konuyor. Bütün herkesin beğeneceği bir albüm yapmak
daha kimseye nasip olmadı. Herkesi bu anlamda mutlu etmek çok zor. Bütün
bu engeller ile müziği ve sanatçıyı doğru kitlesine ulaştırmak gittikçe
zor oluyor.
Dönem dönem gündeme gelen, şarkılara, kliplere tv’lerde ambargo uygulanması hakkında bir yapımcı olarak neler düşünüyorsunuz?
Ambargo
uygulaması tabirini kullanmak yanlış. Ya beğenmedik diyorlar ya da bize
uygun değil diyorlar. Bunu da daha çok ‘no name’ – yeni isim tabir
ettiğimiz sanatçılarda yaşamaktayız. Size bir sürü isimli sanatçının
kötü videolarının bilinen televizyon kanallarında yayınlandığını
örnekleriyle sıralayabilirim. Zaten bence televizyon ve tabii ki
radyoların sorunu yeni isimlerde cesur olamamalarıdır. Türkiye gibi
büyük bir ülkede her yıl en azından iddialı dört - beş yeni isimin
yaptığı işin tutması lazım ki bu endüstri büyüsün ve büyüyebilsin. Bu
durum bizi şirket olarak müzik pazarlama stratejimizde daha çok dijital
araçlara önem vermek süretiyle şekillendirmeye yöneltmektedir. En
azından dijital dünyada ‘ambargo’ kelimesi geçersiz.
Bu
konuda tüm yapımcılar ortak hareket edemez mi ? Yani ambargo konulan
şarkıcılar da sizin şirketinizde, klibi yayınlanan şarkıcılar da sizin
şirketinizde. ..
Böyle
bir şey olmaz ve zaten mantıklı da değil. Meslek birliğimiz belki bir
regulasyon yaparak televizyon ve radyoların uygulamalarını düzeltme
yoluna gidebilir.
Müzik
dergilerinin birbiri ardına kapanması ve internetin hayatımıza bu
denli yerleşmesi ile beraber müzik blogları da hayatımızın bir parçası
oldu. Güncel müzik haberleri, değerlendirmeler, röportajları sıcağı
sıcağına paylaşan müzik bloglarını takip ediyor musunuz
Evet
takip ediyorum ve bence bu olumlu bir durum. Biz de bu bloglar ile
ortak çalışma yapmaktan yanayız ve zaman zaman yapmaktayız.
Peki,
sanatçılarınız ve albümleri hakkında yazılan olumsuz eleştirileri
objektif olarak okuyup, değerlendirir misiniz?
Müzik yazarının eleştirisine benim hiç itirazım olmaz. Yazar yazdığı ile özgürdür. Yorumuna katılır ya da katılmazsınız.
Twitter’da
bir profile sahipsiniz. Yolun henüz başında olan müzisyenler size
şarkılarını, demolarını internet yoluyla ulaştırabiliyor mu?
Demolarını
gönderenler var ve bunları imkanlarımız ölçüsünde değerlendiriyoruz.
‘Sanatçı adaylarının’ bu tür demo gönderimlerine biraz daha önem
vermeleri lazım. Kendilerini daha iyi pazarlamanın yolu; gönderecekleri
demonun ve görselin kalitesi ile doğru orantılıdır.
Son olarak Hayat Müzik Platformu takipçilerine neler söylemek istersiniz?
Röportaj: Ahmet ERTEN /Hayat Müzik/2012
No comments:
Post a Comment