Wednesday, May 23, 2012

RÖPORTAJ: ŞEMSETTİN GÖKTAŞ

Hayat Müzik Platformu yayın hayatına başladığı günden beri güncel haberler, röportajlar ve  albüm değerlendirmeleri ile varlığını sürdürüyor. Müzik sektörünün hem mutfak tarafında yer alıp üreten hem de bu üretilenleri dinleyen kitle tarafından takip ediliyoruz.

İstedik ki sanatçı röportajlarının yanında sektörle ilgili önemli isimlerle müzik dünyasında '' olan'' ve belki de ''olması gerekenleri'' konuşalım. Bu nedenle yapımcılara röportaj teklifinde bulunduk. Ne mutlu ki teklif götürdüğümüz herkesten olumlu dönüş aldık. İlk konuğumuz Sony Müzik Genel Müdürü Şemsettin Göktaş oldu.


Sony Müzik gerek portföyünde bulunduğu sanatçılar gerek dinleyici ile buluşturduğu albümlerden aldığı geri dönüşlerle sektörde önemli bir yere sahip bir müzik şirketi.  Şirketin genel müdür olarak siz, Sony Müzik’i nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz?

Biz kendimizi şu an Pop ve Rock olmak üzere iki müzik türü arasında sınırlamaya çalışıyoruz. Geçmişte halk müziği , etnik müzik  ve sanat müziği gibi türlerde de bazı albümler yaptık. Ancak gelecek için yine bu tür müzikler de ilgimizi çekiyor. 

Farklı tarzlarda pek çok albümü dinleyici ile buluşturuyorsunuz.Sony Müzik olarak bir albüme imza atmadan önce, neleri baz alırsınız? (Mesela, şu tarz bir albüme asla imza atmayız,böyle bir isimle asla çalışmayız gibi bir düşünceniz var mıdır?)

Evet çalışamayız diyebiliyoruz ve dememiz de gerekiyor. Nedeni de gerçekten PR çalışmasını yapabileceğimiz bir projeye yatırım yapmak; diğer türlü böyle bir yatırım yapmış bir sanatçının hayallerini yıkmak bizim için ahlaki açıdan uygun değil. Biz bunu yapamayız demek  en doğru yoldur. 

Albüm satışlarının düşmesi, albümden elde edilen gelirlerin azalması birçok sanatçıyı / yapımcıyı küstürdü. Sizce nitelikli iyi işler hak ettiği yeri halen bulabiliyor mu?

Nitelikli işlerin hak ettiği yeri bulamaması yüksek bir ihtimal. Müzik internet üzerinden hızlıca tüketildiği için fiziki satış itibariyle olabildiğince kitlelere ulaştırmak çok zor oluyor.  Bu yüzden içeriğin dinleyiciye ulaştırlması radyo ve Tv ile olabilmektedir. Burada da şirketlerin önüne birçok bariyer konuyor.  Bütün herkesin beğeneceği bir albüm yapmak daha kimseye nasip olmadı. Herkesi bu anlamda mutlu etmek çok zor. Bütün bu engeller ile müziği ve sanatçıyı doğru kitlesine ulaştırmak gittikçe zor oluyor.


Dönem dönem gündeme gelen, şarkılara,  kliplere tv’lerde ambargo uygulanması hakkında bir yapımcı olarak neler düşünüyorsunuz?

Ambargo uygulaması tabirini kullanmak yanlış. Ya beğenmedik diyorlar ya da bize uygun değil diyorlar.  Bunu da daha çok ‘no name’ – yeni isim tabir ettiğimiz sanatçılarda yaşamaktayız.  Size bir sürü isimli sanatçının kötü videolarının bilinen televizyon kanallarında  yayınlandığını örnekleriyle sıralayabilirim.  Zaten bence  televizyon ve tabii ki radyoların sorunu yeni isimlerde cesur olamamalarıdır.  Türkiye gibi büyük bir ülkede her yıl en azından iddialı dört - beş yeni isimin yaptığı işin tutması lazım ki bu endüstri büyüsün ve büyüyebilsin. Bu durum bizi şirket olarak müzik pazarlama stratejimizde daha çok dijital araçlara önem vermek süretiyle şekillendirmeye yöneltmektedir. En azından dijital dünyada ‘ambargo’ kelimesi geçersiz.

Bu konuda tüm yapımcılar ortak hareket edemez mi ? Yani ambargo konulan şarkıcılar da sizin şirketinizde, klibi yayınlanan şarkıcılar da sizin şirketinizde. ..

Böyle bir şey olmaz ve zaten mantıklı da değil. Meslek birliğimiz belki bir regulasyon yaparak televizyon  ve radyoların uygulamalarını düzeltme yoluna gidebilir.

Müzik dergilerinin birbiri ardına kapanması ve  internetin hayatımıza bu denli yerleşmesi ile beraber müzik blogları da hayatımızın bir parçası oldu. Güncel müzik haberleri, değerlendirmeler, röportajları sıcağı sıcağına paylaşan müzik bloglarını takip ediyor musunuz


Evet takip ediyorum ve bence bu olumlu bir durum. Biz de bu bloglar ile ortak çalışma yapmaktan yanayız ve zaman zaman yapmaktayız.

Peki, sanatçılarınız ve albümleri hakkında yazılan olumsuz eleştirileri objektif olarak okuyup, değerlendirir misiniz?

Müzik yazarının eleştirisine benim hiç itirazım olmaz. Yazar yazdığı ile özgürdür. Yorumuna katılır ya da katılmazsınız.

Twitter’da bir profile sahipsiniz. Yolun henüz başında olan müzisyenler size şarkılarını, demolarını internet yoluyla ulaştırabiliyor mu?

Demolarını gönderenler  var  ve bunları imkanlarımız ölçüsünde değerlendiriyoruz. ‘Sanatçı adaylarının’ bu tür demo gönderimlerine biraz daha önem vermeleri lazım.  Kendilerini daha iyi pazarlamanın yolu; gönderecekleri demonun ve görselin kalitesi ile doğru orantılıdır.

Son olarak Hayat Müzik Platformu takipçilerine neler söylemek istersiniz?

Bloglar ve dijital dünya artık hayatımızın bir parçası. Gelişen bu bloğun önemini de yadsımamak gerekir. 


Röportaj: Ahmet ERTEN /Hayat Müzik/2012

No comments: