Ülkemizde, her konuda
‘’eleştiren’’ insan bulmak kolaydır. Müzik eleştirmeni, tiyatro eleştirmeni,
sinema eleştirmeni… Sayıca çoktur evet ama bunu gerçekten bilerek yapan, derine
inebilen, inceliklerine hakim insan sayısı oldukça sınırlıdır. Sebebi belki bu
anlamda eğitim veren kurumların kısıtlı oluşu, belki asıl amacın değerli
eleştiri içeriği üretmek yerine popüler kültür içinde dikkat çekmek oluşudur.
#BumerangDeneyimGunleri kapsamında sinema ile
ilgili içerikler üreten ve kendini bu anlamda geliştirmeye açık olan
bloggerlarımıza sinema eleştirisi yapmanın inceliklerini öğrenmeleri adına
Sinematek’e götürdük. Sinema eleştirmenliği konusunda kendini kanıtlamış, pek
çok yayında kendi imzasını taşıyan değerlendirmeleri ile yer almış Barış
Saydam’ın rehberliğinde 10 bloggerımızla 4 saatlik bir workshop düzenledik.
Bir filmle ilgili değerlendirme
yazacak olsam, herhalde aklıma hiç gelmeyecek detayların aslında zaten film
analizinin olmazsa olmazları olduğunu görmek uzun sürmedi. Sinematek’te gerçekleştirdiğimiz workshop
öncelikle film analizi yapmak için gerekli teknik bilgilerle başladı. Örneğin,
bir film analizi yaparken öncelikle ‘’Anlam Katmanları’’nı incelememiz
gerekiyormuş.
Anlam Katmanları kendi içinde kırılımlara
sahip. (Göndergesel Anlam /Açık Anlam/Örtük Anlam/İdeolejik Anlam)
Anlam katmanlarına göre
yaptığımız değerlendirmelerden sonra filmi mizansen açısından değerlendirmemiz
gerekiyor. Mizansenin içine ışık, kostüm, renk, müzik gibi yan öğeler giriyor
ki bu öğeler filmi bütün olarak etkilediği için büyük önem taşıyor.
Film analizi için bütün bu
katmanlar, mizansen öğeleri gibi unsurları incelemek de yetmiyor elbette. Daha
derine inebilmek ve okuyucuya görmediğini gösterebilmek için detaylı bir sinema
tarihi bilgisi gerekiyor. Çünkü izlediğiniz film yıllar önce çekilmiş bir filmden izler
taşıyabilir…
Film analizini somutlaştırmak
adına pek çok örnek izledik. Ancak workshop’un asıl konusu Alfred Hitchock
sineması ve Shodow a Doubt filmi olduğu için Hitchock üzerinden ilerledik.
Workshop öncesinde Shodow a Doubt filmini seyrettim ancak Hitchock sinemasının
bu denli karakteristik özellikleri olduğundan haberdar değildim. İlginç
detayları gözlemleme ve kıyaslama fırsatı buldum. Bunları da paylaşmak isterim.
Bu bilgiler doğrultusunda Hitchock filmlerinizi izlemek farklı olacak eminim.
Öncelikle Hitchcock izleyici ile
film karakteri arasında kusursuz bir özdeşleşme ister… Ona göre siz filmle bir bütün olmalısınız.
Çünkü onun asıl yönetmek istediği oyuncular değil seyircidir. Ona göre bu
olayların mantıksal süzgeçten geçmesinden daha önemlidir.
Hitchcock’a göre görüntü karpostal gibi olmalıdır. Örneğin olay İsviçre’de geçiyorsa manzarada Alpler, ya da İsviçre’ye özgü diğer figürler yer alır. Kartpostal o kadar net ve güzeldir ki, akışı bozan leke de apaçıktır. Bu leke aynı zamanda kötü olayın da habercisidir.
İzleyicinin bunu bulması zor değildir. Zaten Hitchcock’un derdi de izleyicinin onu zor bulması olmaz. Onun için önemli olan izleyicinin tepkisidir.
Alışageldiğimiz mutlu sonlar da Hitchcock’a göre değildir. Olay örgüsü içinde iyi karakterin başına gelecek herhangi bir kötü olayın engellenip,mutlu sona ulaşmak esas değildir. Kötü olayın gerçekleşmesi engellenmez.
Ahmet ERTEN/2013
1 comment:
Bu nasıl yalın, anlaşılır ve sürükleyici bir yazı böyle. Gerçekten çok beğendim. Etkinliğe katılamayanların bile film analizi konusunda, o 4 saat boyunca üzerinde durulan en önemli noktalar hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayacak bu keyifli yazı için ellerinize sağlık. Hilal Hn ile birlikte harika ev sahipliğiniz için de ayrıca teşekkürler :)
Sevgilerimle,
Üşengeç Şef
www.usengecsef.com
Post a Comment